Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi

Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi

Engelli bireyleri temsil eden sivil toplum örgütleri, uluslararası bir ağ kurarak Birleşmiş Milletler üzerinde bir baskı oluşturmuş ve Birleşmiş Milletler üyesi devletleri, engelli bireylerin hak ve özgürlüklerini korumaya ve güçlendirmeye yönelik bir sözleşmeyi imzalamaya ikna etmişlerdir. 21. yüzyılın başlarında sivil toplum örgütlerininde müzakerelere katılımıyla Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi oluşturulmuştur.

Tüm bireylerin hakları İnsan Hakları Sözleşmesinde yer almaktadır. Engelli bireylerde bu haklara sahiptir fakat gerçek hayata bakıldığı zaman İnsan Hakları sözleşmesindeki çoğu haklara sahip olamıyorlar.  Bu nedenle Engelli Hakları Sözleşmesi doğmuştur. Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmeye göre, ilköğretimde okumak herkes için zorunlu ve parasızdır. Maddede herkes kelimesi yer aldığına göre engelli bireylerinde bu hakları vardır. Fakat, birbirinden çok farklı ihtiyaçları olan engelli bireylerin bu haktan nasıl yararlanacağı belirtilmemiştir. Engelli hakları Sözleşmesiyle, engelli bireylere yeni haklar oluşturmak değil, İnsan Hakları sözleşmesinde var olan haklarını yeniden kaleme alarak açıklık getirmektedir.

Sözleşmenin Kapsamı

Sözleşme, 50 maddeden oluşmaktadır.

1.-9. maddelerde hak ve özgürlüklerden, tanım ve ilkelerden bahsedilmiştir.

10.-30. maddelerde tüm hak ve özgürlükler ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

31.-50. maddelerde Sözleşmenin uygulanmasıyla ilgili istatistik ve veri toplama gibi teknik konulara, yürürlükle ilgili hususlara yer verilmiştir.

Temel Kavram ve İlkeler

Engelliliğin nasıl tanımlanacağı, Engelli Hakları Sözleşmesi‘nin hazırlık müzakerelerinin en yoğun tartışmalara sebep olan konularındandır. Aslında buradaki en önemli husus bu tanımın kişiler için maddi manevi zarara uğramamalarını sağlamak, kişiler için dışlayıcı bir tanım olmamasını sağlamaktır.

Kişilerin yürüyememesi, konuşamaması, şizofreni olması, herkesle aynı şekilde öğrenenememesi; sosyal hayatta kişiyi ne kadar engellediğini tıp bilimi ortaya koyamamaktadır. Tıp bilimi kişilerin ihtiyaçlarını, günlük yaşamını, ekonomik durumunu ele almadan değerlendirme yapar. Tam da bu nedenle Engelli Hakları Sözleşmesi, 1. maddenin 2. paragrafında “engelli birey”in tıbbi yaklaşımla tanımlanmasını reddetmiş, bireyin çevresiyle (içinde yaşadığı koşullarla) birlikte değerlendirilmesi ve tanımlanması gerektiği ifade edilmiştir. Tamda bu evrede ergoterapist devreye girer. Kişilerin günlük yaşam aktivitelerini, kişilik özelliklerini, ailesini, yaşadığı ortamı, kişinin mevcut durumunu ele alarak geniş bir değerlendirme yapar.

Sözleşme’nin güvence altına aldığı haklar şunlardır:

Yaşama hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği (md. 10 ve 14),
Risk durumları ve insani bakımdan acil durumlar (md. 11),
Yasa önünde eşit tanınma (md. 12),
Adalete erişim (md. 13),
İşkence yasağı (md. 15),
Sömürü, şiddet veya istismara maruz kalmama (md. 16), Bedensel ve ruhsal bütünlüğe saygı (md. 17),
Seyahat özgürlüğü ve uyrukluk (md. 18),
Toplum içinde yaşama (md. 19),
Kişisel hareketlilik (md. 20),
Düşünce ve ifade özgürlüğü (md. 21),
özel hayata saygı (md. 22),
Konut ve aile hayatına saygı (md. 23),
Eğitim hakkı (md. 24),
Sağlık hakkı (md. 25),
çalışma hakkı (md. 27),
Yeterli yaşam standardı (md. 28),
Siyasal ve toplumsal yaşama katılım (md. 29),
Kültürel yaşama katılım (md. 30).

Bir yanıt yazın

whatsapp